Ian görünüşte mükemmel bir öğrencidir – kibar, güvenilir ve yakışıklı olması yetmezmiş gibi, çocukken yaptığı masum bir iyilik sayesinde “Noel’in Meleği” olarak tanınmıştır. Bu yüzden Yugun, uzun bir hastalık izninden sonra okula döndüğünde, Ian’ın ona günü atlatmasında yardımcı olmasına kimse şaşırmaz. Ian’ın melek gibi görünen kişiliği sayesinde Yugun ona güvenebileceğini düşünür – ta ki Ian’ın annesiyle yaptığı bir konuşmayı yanlışlıkla duyarak, tüm bunların sadece Ian’ın imajını korumak için planlanmış bir oyun olduğunu öğrenene kadar. Bu ihanete öfkelenen Yugun, Ian’la yüzleşir ve onun gerçek yüzünü herkese açıklamakla tehdit eder. Ancak Ian’ın beklenmedik cevabı Yugun’u daha da çok şaşırtır: “Devam et. Ama sonrasında ne olursa, benim sorumluluğumda değil.” Sonuçta kim Noel’in sözde meleğinden nefret edebilir ki? İkili birbirine tamamen zıt kalmaya mı mahkûm? Yoksa sonunda, birlikte, tek başlarına asla ulaşamayacakları kadar güzel bir şey mi yaratacaklar?